30 Ekim 2017 Pazartesi

Çayın Tarihi




Çay (Camellia Sinensis) bitkisi, ilk olarak milattan önce 2737 yılında, Çin'de medikal amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır. Zaman ilerledikçe suyla bir araya gelerek lezzetli bir içeceğe dönüşmüştür. İlk içilebilir halde kullanılması milattan önce 10. yüzyıla denk geliyor. Suyla birlikte keşfedilmesi hakkındaki en yaygın efsane Çin tıbbının ve farmakolojinin babası olarak bilinen İmparator Shen Nung’unkidir. Hikayeye göre, birgün ağaç gölgesinde dinlenen ve her zaman sıcak su içen Shen Nung, birkaç bitki yaprağının sıcak su dolu kazana düştüğünü görür ve bu suyu içen Nung tadını lezzetli, canlandırıcı ve ferahlatıcı bulur.İ mparator bu içeceğin ordusuna dinçlik vererek dayanıklılığını arttırdığını görür ve kullanılmasını teşvik eder. Bu dönemde yayılan bu mistik içecek Çinli Budist rahiplerin meditasyonlarında yer almaya başlar. Bu rahiplerin Japonya’ya geçmesiyle içecek burada da yayılmaya başlar.

Ve böylece günlük bir içecek olarak çay dünyaya yayılmaya başladı.Bu dönemde İpek yolunda Ortadoğu’ya çay ve porselen de taşınıyordu. Ruslar 18.yüzyıla kadar develerle çayları ülkelerine taşıyorlardı. Sibirya demiryolundan sonra yılda 200-300 tren Japon çayını Rusya’ya taşıyordu. Çay, Avrupa’ya ise Portekiz ve Hollandalı tüccarlar sayesinde yayılır. Çay, Avrupa’da ilk 1559 da duyulur. 1650’ler de ise artık Çin porselen demlikleri Avrupa’dadır. O dönemde Avrupa’da ki içme suyu sıkıntıları yüzünden sadece kaynatılmış su yada bira tüketilmesi de çayın bu coğrafyaya yayılmasına katkı sağladı.18. yüzyıldan sonra Avrupa’da kahvelerin yanında büyük bir patlamaya geçen çay bahçeleri ise görünüş bakımından adeta şehirlerin içinde bir cennet gibilerdi. 19.yüzyılda artan talep üzerine çayın Hindistan’da da üretilmesi üzerine çay zenginlik belirten bir içecek olmaktan çıkıp halka yayıldı. Farklı dönemlerde yapılan ve yarım kalan denemelerin ardından 1935 yılında yurt gezisine çıkan Başbakan İsmet İnönü, Rize’ye geldiğinde çay üretimi için burada başlatılan girişimi görmüş ve konuya önem vererek Ankara Ziraat Fakültesi’nden bir heyeti bölgeye göndermiştir. Yapılan çalışmaların ardından 1938’de Rize Çay ve Fidanlıklar müdürlüğü yeniden faaliyete geçerek Türkiye’de ilk kez büyük çaplı kuru çay üretimine başlanılmıştır.

Her ülkeye farklı hikayelerle giriş yapan çay bitkisi kısa sürede farklı çay kültürleri ile en çok tercih edilen içeceklerden biri olarak hayatlarımızdaki yerini almıştır. 

Hikayeler ve kültürler farklı olsa da bir fincan çayın verdiği keyif ve lezzet tüm kültürlerde ortak olsa gerek…

☕️ 🌿

**Kaynaklar: 
*Okakura Kakuzo Çay Kitabı
*DR.PENNY STANWAY/ ÇAY MUCİZE GIDALAR

16 Ekim 2017 Pazartesi

Meditasyon ve Çay



O kadar yoğun ve hızlı yaşadığımız bir zamandayız ki çoğu zaman anı yaşayamadan bir bakıyoruz ki günler, aylar geçiyor. Ve öyle bir noktaya geliyoruz ki ruhumuzu dinlendirmek, beynimizi rahatlatmak ve kendimize zaman ayırmaya ihtiyacımız oluyor. Aslında ruhumuzu dinlendirecek farklı aktiviteler bizim en büyük destekçimiz, meditasyon da bunlardan biri.

Meditasyon, bedenin kendi içsel aklının yeniden keşfedilmesinin bir yoludur. Binlerce yıldır uygulanan meditasyon, zihni sessizliğe zorlamak değil, zaten orada var olan sessizlik ve dinginliği bulmak ve onu yaşamımızın bir parçası kılmaktır. Her gün düzenli meditasyon yaparak, zihnimize ve bedenimize huzuru, sükuneti, sakinliği ve dinginliği kazandırabilir ve böylelikle kendimiz için daha çok sevgi, memnuniyet ve tatminle dolu bir hayat yaratabiliriz.

İşte bu özel anlara eşlik edecek bir fincan lezzetli çay da yıllar öncesinden itibaren meditasyonla yakın ilişkidedir. Nasıl ki çay gün boyu farklı anlarımıza eşlik ediyorsa, meditasyon yaparken de rahatlamamıza yardımcı olur. Dünyaca ünlü Avustralyalı şair Peter Altenberg “ruh banyosu” sözüyle aslında çay için en güzel tanımlamayı yapmıştır. Çay kendimiz ve etrafımızdakiler arasında bağ kurabilir. Gevşemeye yardımcı olur, sakinleştirir, anda kalmamıza yardımcı olur.

Gün içinde hepimiz birçok sefer çay içiyoruz ama çoğu zaman ne içtiğimizi bile fark etmeyecek kadar beynimiz dolu oluyor. Sevdiğimiz bir çay çeşidini belirlemek, onu demlemek, demlenmesini beklemek ve sonra keyifle içmek ve tüm bu süreç boyunca geçmişi ve geleceği düşünmemeye çalışarak, o andaki çay keyfinin tadını çıkarmaya çalışmak en kısa süreli meditasyonumuz olabilir aslında.


Çayınızı seçin, yudumlayın ve sizi rahatlatmasına izin verip keyfini çıkarın.

2 Ekim 2017 Pazartesi

Yoga ve Çay



YOGA VE ÇAYLA YENİLENELİM …

Yeni bir aya merhaba derken aslında değişken bir hava, farklı sıcaklıklar ve tabi ki ruhsal yapımızda ani değişkenliklere merhaba diyoruz. Gündüz güneşli ve sıcak bir hava varken, enerjimiz yüksekken, akşam serin hatta soğuk bir hava ve erken başlayan karanlıkla bir anda sıcaklık gibi hislerimiz de aniden değişebiliyor.

Olsun, çaresiz değiliz; yoga ve meditasyon ve bir de sonrasında keyifli sıcacık bir çayla herşeyin üstesinden gelebiliriz. Yoga ve çayın en temel ortak noktası rahatlatma özellikleridir. Özellikle bazı çay çeşitleri rahatlatıcı, sakinleştirici, toksin atıcı gibi özellikleriyle yoga ve meditasyonun ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.

Kaynakların ışığında özetlemek gerekirse; Yoga, kişinin daha mutlu, daha huzurlu ve daha sağlıklı bir yaşam sürmesi için zorunlu olan birtakım zihinsel ve fiziksel disiplinleri kapsıyor. Yoganın zihinsel disiplinleri içerisinde yer alan meditasyon ise kişinin daha bilinçli, daha sessiz ve sakin bir yaşam sürmesini amaç ediniyor. Yani meditasyonun yoganın alt basamağı olduğunu ve yoganın aynı zamanda meditasyonu içerdiğini söyleyebiliriz.

Yoga, Hindistan’da neredeyse yaşam için bir rehberdir, bir hayat pratiğidir. Çay da bu pratiği geliştirmenin doğal bir yolu haline gelmiştir. Kaynaklardan incelediğimiz zaman Budist rahipler yüzyıllar öncesinde meditasyon ve dualarına destekleyici olarak çayı yaygın bir şekilde kullanmıştır. Lezzetli ve hoş kokulu bir çay gevşeyip rahatlamanıza yardımcı olacaktır. Özellikle bazı baharatlar toksin atıcı, enerji verici, rahatlatıcı etkileri sebebiyle siyah, yeşil ve beyaz çaylarla karıştırılarak günümüzde yoga sonrası çayları olarak tüketilmektedir. Bu baharatlar kakule, zencefil, karanfil, karabiber ve tarçındır. Kakule ve zencefilin ruhsal saflığı sağladığına inanılır. Tane karabiberler kanı ve karaciğeri temizlemede, kakule sindirimi kolaylaştırmada, karanfil sinir sistemimizi dengelemede, tarçın kemiklerimizi güçlendirmede ve son olarak zencefil soğuk algınlığından korunmakta yardımcı baharatlardır.

Yoga ve meditasyon sonrası ruhunuzu ve vücudunuzu hoş ve lezzetli bir çayla ödüllendirmek isterseniz, bizim size tavsiyelerimiz chai masala, rooibos chai ve meditasyon çaylarımız olacaktır.


Huzurlu bir hafta dileğiyle ….